30 Eylül 2009 Çarşamba

GÖREBİLMEK

Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında

duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa :

- Buraların yabancısıyım demiş. Parkın hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu

söylediler.

Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:

- Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam,

çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.

- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk. Kuş cıvıltıları da

oradan geliyor zaten.

- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm ?

- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik, manolyalar da

katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu

duyacaksınız.

Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde

farketmiş çocuğun kör olduğunu.

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini

farkettiğini.

Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:

- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle

değil mi?

Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:

- Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi

gördüğündür.

Gösterdim ... gördü anlamına gelmez

Söyledim ... duydu anlamına gelmez

Duydu ... doğru anladı anlamına gelmez

Anladı ... hak verdi anlamına gelmez

Hak verdi ... inandı anlamına gelmez

İnandı ... uyguladı anlamına gelmez

Uyguladı ... sürdürecek anlamına gelmez...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder